sanatakımları - Romantizm
 

Ana Sayfa
İletişim
barok-sanati
kubizm
dadaizm
futurizm
gercekustuculuk
klasizm
dogalcilik
modernizm
realizm
Romantizm
sembolizm
izlenimcilik
empresyonizm
disavurumculuk
ekspresyonizm
idealizm
surrealizm
parnasizm
naturalizm
humanizm
gelecekcilik
ressamlar
kübizm ressam
pablo-picasso
cezanne
Braque

Romantizm akımı

1790'dan yaklaşık 1850'ye kadar Avrupa'da gelişim göstermiş büyük bir akım olan, edebiyatın, müziğin felsefenin görünümünü köklü bir şekilde değiştiren ve resimde bir yenilenmeye yol açan romantizm (fr.Romantisme), belli bir tanıma girmeyen niteliğini korumakla beraber, var olmanın özgür bir ruh halini işaret etmektedir.

Edebiyatta Romantizm

Romantizm bir edebiyat akımı olmanın ötesinde, 18.yy.sonu ile 19.yy.başlarında Avrupa'da yer etmiş belli bir duyarlılığı belirtir. İngiltere ve Almanya'da doğan bu hareket Fransa ve Güney Avrupa ülkelerine (İtalya ve İspanya) biraz daha geç girmiştir. Klasik edebiyat akımına tepki olarak 18. yüzyılın sonlarında doğan ve Victor Hugo'yla birlikte büyük ün kazanan Romantizm, insanın yaratma özgürlüğü önündeki her şeye karşı durur. "En iyi kural, kuralsızlıktır" diyen romantikler, insanın duygularını, düş gücünü hayata geçirmesini ve insanı düzeltmenin toplumu düzeltmekle olabileceğini savunurlar.

 

İngiltere

İngiliz romantikleri yalnızca uygarlığın yapmacılığına, tarihin acımasızlığına değil, aynı zamanda köleliğin yeni biçimlerine, yabancılaşmaya, modern kapitalizm yolcuları acımasızca sömürmesine de karşı çıktılar. İlk kuşak İngiliz romantikleri William Blake (Masumluk Şarkıları, 1789), William Wordswoth (Olgunluk Şarkıları, 1794) ve Samuel Taylor Coleridge (Lirik Badlar, 1798) coşkuyla Fransız devrimcilerinin yanında yer almışlardır. İlk İngiliz romantizmi doğuya, kadınlık, çocukluk dünyasına yöneliktir.

İkinci romantik kuşak Lord Byron yaşamda duyulan acıyı dile getirmekte ya da asi kahramanların şarkısını söylemektedir.[2] 1824'te başkaldıran Yunanlılar'ın arasında ölümüyle romantik umutsuzluğun simgesi olmuştur. Percy Bysshe Shelley doğada insan için bir avunma getirmiştir (Ode to a Nightingale). İrlanda melodilerin yazarı Moore ve onu izleyen ve yapıtıyla uluslararası başarı yakalayan Byron önemli romantiklerdir. Walter Scott "Göldeki Kadın-The Lady of the Lake, 1810" adlı tarihi romanıyla kendini kabul ettirmiştir.

 

Almanya

Alman romantizmin kaynakları XVIII.yy.'a kadar uzanır. Klapstock ve Lessing yenilenmenin öncüleridirler. "Sturm und Drang" hareketinin kökennde de onların etkisi hissedirlir. Herder'in yanı sıra Goethe ve Schiller de bu hareketin içindedirler. Romantizm, Hödlerlin ve Jean-Paul gibi sonraki kuşağın temsilcilerinde daha belirgindir. Son romantikler arasında Eichendorff, Ludwig Uhland, Mörike ile romantizmden etkilenmekle kalmayıp bu hareketin tüm özlemlerini paylaşmayan Heine sayılabilir.

 

Fransa

Geçmişten devralınan her şeyin söz konusu edilmesine dayanan ve anlaşılması güç bir modernlik verilerine göre biçimlenen bu yeni duyarlılığın ortaya çıkış biçimleri Fransız Devrimi'nin hemen öncesinden başlayarak Fransa'da her dönemde varlığını sürdürdü. Fransa'da romantizm Rousseau ve Mme de Stael'i okuyan ve Chateaubriand'ı ustaları sayan kuşağı temsil eder. Romantizm Lamartin, sanatta özgürlüğü savunan Hugo, Vigny, Musset kendini kabul ettirdi ve Nerval, Gauter, P.Borel gibi sanatçıları etkiledi. Stendhal, Dumas gibi geçmişe yönelmek yerine içinde yaşadığı toplumu betimlemeyi yeğledi.

 

İtalya ve İspanya

İtalya ve İspanya'dan çıkan romantikler beklendiği kadar geniş bir çevreye yayılamadılar. Tarihsel koşulların etkisiyle, edebi hareket bu iki ülkede sıkı sıkıya siyasete bağlı kaldı. İtalya'da liberaller ve yurtseverler öncelikle, romantiklerdi. G.Brechet ve S.Pellico (Conciliatore'nin kurucuları) ile Manzoni (Nişanlılar) önemli temsilciler arasındadır. Büyük bir şair olan Leopardi döneme damgasını vururken Carducci de Risorgimento'nun bağımlı edebiyatına karşı çıkar. İspanyol romantizmi Rivas dükü ve José Zorrilla'nın oyunlarıyla tiyatroda etkili oldu. Ayrıca Espronceda'nın daha sonralarıyla Becaver'in şirleri önemli ürünlerdir.

 

Türkiye

Tanzimat Fermanı'nın ilanından sonra başlayan ve Batı edebiyatı örnek tutularak meydana getirilen Tanzimat edebiyatının (1859-1895) ilk yıllarında romantizm akımının başlıca kişilerinin başlıca yapıtları verildi. Hugo, Chateaubriand, Dumas; tiyatro alanında özellike Gothe ve Schiller anılabilir. Tanzimat edebiyatının pek çok yazar ve şairi (Ahmet Mithat, Namık Kemal, Şemsettin Sami, Abdulhak Hamit, Recaizade Mahmut Ekrem) romantizm akımının etkisindedirler. Namık Kemal'in İntibah romanı Kamelyalı Kadın'ın; Vatan yahut Silistre oyunu da Romeo ve Juliet'in etkisindedir. Edebiyat-ı Cedide döneminde Halit Ziya Uşaklıgil'nın Mai ve Siyah adlı romanındaki Ahmet Celal karakteri romantik yazarları okumak için özlem duyar. [3]II.Meşrutiyet döneminden sonra Milli Edebiyat döneminde Yusuf Ziya Ortaç'ın Binnaz adlı oyununda Hugo'nun etkisi vardır.

 

Sanatta Romantizm

Romantizm, resimde de kendini gösterdi ancak ifadesini biçimden çok düşüncede bulduğundan belirli bir üslup benimsemedi. Goya, Turner, Delacroix'in coşkunluğu kadar Blake'in yeni klasikçiliği ya da Delaruche'nin kurallara bağlı tarzı, Füssli'nin düşselliği, Biedermeier'in burjuva dünyası romantizm hareketinden kaynaklanır. Romantizm, klasikçilik kuramının önderi Ingrer'i de etkilemiştir. Doğa duygusuna metafizik bir anlam kattı, kimilerine bir renk zevki aşıladı, özneliği, melankoliyi, kaygıyı doruk noktasına çıkardı; akıldışı olanı savundu, gotik hayranlığını kamçıladı; doğuculuğu yüceltti; şövalye romanları, İskandinav sagaları ve Ossian'ın düzmece şarkılarında kendine konular aradı. Plutarkhos'un kişilerinin yerini, Shakspeare'in, W. Scott, Bryon, Goethe, Hugo'nunkiler aldı. Fırtınalar, gün batımları, uçurumlar, baykuşlar, kurukafalar, ürkmüş atlar, ikonografide önemli bir yer tutmaya başladı. İngiltere'de Edmund Burke'ün "A Philosophical Enquiry into the origine of our ideas of the sublime and Beautiful" adlı kitabıyla başlayan romantizm, Gainsbrarough'u son yapıtlarında ve bir ölçüde Reynolds, Reaburn, Lawrence'in büyük portrelerinde kendini gösterdi. Füssli (Kabus, 1782, Goethe museum, Frankfurt), Blake, J.Martin, S.Palmer'in yapıtlarında da hayal gücü önemli bir yer tuttu. Cozens, Cotman, Constabla gibi manzaracıların şiirsel anlatımı, Turner'da biçimlenip parçalanmasıyla kendini gösteren bir yoğunluk kazandı. İspanya'da romantizm Goya tarafından yüceltildi. Fransa'da Oors (Nasıra Savaşı, 1801, Nantes Müzesi) ile başlayan romantizm Gericalt (Madusa'nın şalı, 1819, Louvre) ve İngiliz Bonington ile devam etti. Amerika'da da A. B. Durand ve şair Coleridge'in dostu W.Allston'un adları sayılabilir.

 

Romantik Müzik

Müziğin öncelikle insanın duyum ve duygularına seslenmesi ölçüsünde, aklın önceliğini tartışma konusu yapan romantizmle müzik arasında doğal bir yakınılık ortaya çıkar. Romantizmle birlikte iç dünyayı yansıtan yapıtlar, yoğun bir duygusal içerik kazandı (lied); büyük çaplı yapıtlar, yeni bir gerilim ve dokunaklılığa ulaştı (programlı müzik). Orkestra zenginleşti, çeşitlendi ve çalgıların tınısı ve rengi üzernde titizlikle duruldu. Bu hareket kaynağını Almanya!daki "Sturm und Drang" ve Fransız Devrimi'nin ideolojisinde buldu. Özellikle Almanya ve Avusturya'da benimsenen romantizmin başlıca örneklerini Beethoven'ın büyük partisyonlarıdır. 

Edebiyat ve Müzik

Romantikler, klasik sanatçıların müziğini öteki anlatım araçlarından ayrı bir sanat dalı olarak görmelerinin tam tersine müzik ve edebiyatı birleştirdiler. Shakspeare, Goethe, Hoffman gibi kişilerin metinlerinden esinlendiler. Goethe'nin Faust'u insanın yazgısı karşısındaki trajedisini dile getirmesinden dolayı bestecilerin gözdesi oldu. Berlioz'un Faust'un Lanetlenişi ve Liszt'in Faust Senfonisi, Faust eserinden ortaya çıkan bestelerdir.

 

Felsefe ve Romantizm

XVIII.yy.da Alman düşünürler felsefeyi bir doğa felsefesi ve sanat felsefesi olarak tanımlar. Romantizm, akılcı eleştiriden çok, canlı hatta bilinçdışı yaratma adı verilen öncelikle dikkat çeken felsefi bir uyralılığı dile getirir. Önemli ya da önemsiz birçok düşünür romantik olarak kabul edilebilir; ama felsefede romantik olguyu en yetkin biçimde Novalis ve Schelling dile getirmiştir; şair yanı daha ağır basan Novalis, eserlerini tamamlayamadan genç yaşta ölmüştür; Schelling ise metafizikçi ve sistematiktir

Bugün 10 ziyaretçi (14 klik) kişi burdaydı!
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol